15 Ocak 2010 Cuma

ÇOK ŞEY İSTEMEDİM Kİ HAYATTAN






Çok şey istemedim ki ben bu hayattan

Küçük şeylerdi arayıp, durduğum

Ve o küçük şeylerle

Mutlu olduğum…

Çok şey istemedim ki ben bu hayattan

Gerçek sevdalardı arayıp, durduğum

Ve o küçük sevdalarla

Mutlu olduğum…

Çok şey istemedim ki ben bu hayattan

Bir damlaydı arayıp, durduğum

Ve o küçük damlalarla

Koca bir deniz olduğum…

Çok şey istemedim ki ben bu hayattan

Bir omuzdu arayıp durduğum

Ve o bir çift omuza

Yaslanarak nihayet bulduğum…


Bircan OĞANKUL

11 Ağustos 2009 Salı

DUYGU İNSANLARI





DUYGU İNSANLARI


Duygusal yanı ağır basan biri için duygulu olmak, duygusal olmak çok doğal. Bugüne dek duygulu oluşumdan şikâyetçi olmadım. Umarsamaz olamam ki ben. Kayıtsız kalamam ki çevremde olan bitene. Ruhsuz değilim ki ben. Hele ot değilim ki... Sesimi çıkartmalıyım ses çıkatılması gerektiği yerde. Politik olmamam kişilere karşı. İki yüzlü davranamam. Seviyorsam; seviyorumdur, sevmiyorsam da sevmiyorum. İki kere iki dört eder gibidir. Belirsizlik bana göre değildir. Her şey kesin ve net olmalı hayatımda.


Süprizlerden hoşlanmam. Çok çok ileriyi planlayamam ama en azından yakın geleceğimi planlamak ve o plana bağlı kalarak yaşamak isterim. Havai değilim, ayaklarımın yere basmasından yanayım. Sululuktan hoşlanmam ama yerinde espriye bayılırım. Cıvıklık yapanlara ters davranırım. Çocukça konuşan yetişkinlere kızarım. Yapmacık olan davranışlar da beni iter o kişinin yanından. Uzaklara savururum bu tip insanları. Ciddiyetten uzak, samimiyetsiz kişiler yakınımda yer alamaz.


Boşa harcayarak geçirecek zamanım yok ki benim. O insanlarla geçen zamanıma acırım. Doğallıkla ciddiyetsizlik karışır olmuş günümüzde. İkisinin arasında oysa, öyle derin bir çizgi var ki nasıl göremezler bunu. Ona şaşıyorum çoğu zaman.


Okuduğum kitapların beni kendilerine çekiyor oluşu; belki de bu yüzdendir yani cıvıklık yapmadan, en içten halleriyle karşıma çıkarlar. Beni etkilemeye çalışırlar elbette kendilerini anlatırlarken. Yanlış kitaplar da elime gelir kimi zaman. Ama sonunda her kitap hakettiği değeri bulur! Kimini hiç bırakmam elimden, kimini de okuduktan sonra yeniden yazarım hayal dünyamda.


Doğru bir tanedir ama günümüzde onun bile cıcığını çıkarttılar. Kişilere göre doğru olmaz ki. Herkesin kendine ait bir ''doğru'' varmış sözde.:)))) Nasıl bir şeydir ki bu? Siyah sana göre başka renk, bana göre başka renk midir ki? Siyah bana göre de siyahtır, sana göre de öyle olmalı.


Anladığım şu; insanlar her şeyde olduğu gibi doğru ve yanlış konusunda da yine bildiklerini okumak istedikleri için bunu uydurmuşlardır. ''Benim doğrularım'' diye başlarlar karşılaştıkları sorunlarda ya da başka başka fikirleri alt edemeyeceklerinde. Böyle insanları gördükçe onlara hem acıyor hem de çok gülüyorum. Ne diye olduklarından farklı görünmeye çabalarlar ki? Herkese kendilerini beğendirmek midir tek dertleri?


Bu şekilde davranmanın kendilerine bir şey kazandırmayacağını ne zaman anlayacaklar acaba?


Duygusal insanlar böyle yapmazlar. Başkalarına da önem verirler ve hata paylarının olduğu gerçeğini kabul ederler. Birarada yaşamanın kurallarına uyarlar. Empatiyi günlük yaşamlarının her safhasında kullanırlar. Kendileri için istemedikleri kötü şeyleri başkaları için de istemezler.


Duygu insanları söylenmemiş sevgi sözcüklerinin kalmamasını isterler, yanındayken kıymetlerini bilirler tüm sevdiklerinin. Zaten güzel olan doğru olan da bu değil midir?



Bircan OĞANKUL


29 Ocak 2009


saat: 13.21

BİLİR MİSİN SEVDİĞİM















Bilir misin bilir misin sevdiğim



sensiz olmak ne demek?



nereden bileceksin ki



sen hiç sensiz kalmadın ki



bilme zaten istemem



sen yoksan ben de yok olurum ölürüm,



sevemem yeniden



hele koyamam kimseleri yerine



bunu isteme benden



bilir misin sevdiğim beni ne öldürür?



nereden bileceksin ki



sen hiç her gün yeniden ölmedin ki



ölme zaten istemem



sen ölürsen ben nefes alamam ki



yaşayamam ki



bilir misin sevdiğim güneş her gün niçin doğar?



bilemezsin ki



sen hiç karanlıkta kalmadın ki



kalma zaten istemem



sen yoksan tüm ışıklar söner



dünya aydınlanamaz ki



hele ay bile geceleri aydınlık veremez yollarıma



çünkü güneşten beslenemez ki



bilir misin sevdiğim yüreğim neden titrer böyle?



nereden bileceksin ki



senin yüreğini böyle titrettiler mi?



titremesin zaten istemem



benden başkası yapacaksa bu işi



yüreğim dağlanır, içim kanar



benim yerime başkası olacaksa gönlünde



bilir misin sevdiğim bahar gelmez olur sen gidince



bilemezsin ki sen hiç mevsimsiz olmadın ki



olma zaten istemem



her mevsim ayrı bir güzelliktir



hele bahar aşkın yeniden canlanmasıdır



kır çiçekleri kimin için açar bilir misin sevdiğim?



en çok senin, benim ve tüm sevenler için



hiç saksıların çiçeksiz kaldı mı?



erkenden soldu mu menekşelerin?



solmasın istemem



sen yoksan bütün çiçeklerim ölür



saksılarım çıplak kalır üzülürüm ben.



sen hiç sensiz kalmadın ki kalma zaten istemem.






08 / 02 / 2009






Saat: 23.46

Bircan Oğankul



PENÇE'Lİ GÜNLER






Pençe evimize geldiğinden beri yüzümde güller açıyor. Tamam eskiden de somurtkan
değildim ama, hayatın karşıma çıkarttıkları yüzünden eskiye nazaran daha az gülmeye
başlamıştım. Bir dostumun sıkıntılı günler yaşamasından dolayı, benim de yüzüm
eskisi gibi gülmüyordu, açıkçası. İşte ben, sadece iyi gün dostu değilim sevgili dostlar.

Pençe doğalı 41 gün oldu. Bizim eve gelişi ise: 20 gün. Geldiğinde minikti. En
azından tek elime sığıyordu. Şimdi iki elimle tutabiliyorum onu. Yakın zamanda
yeni fotoğrafları ve Pençe'nin iç sesleriyle yine huzurlarınızda olacak.

Veterinerin tavsiyesi ile ek gıdalara başladık. Hem bu çok iyi oldu. Değişik
tatlar, onu memnun ediyor. Hazır mamalar yerine ev yemekleriyle besliyoruz. Çünkü
ilerde bizi terk ederse zorluk çekmesin diye. Ya evden kaçarsa, o zaman kim onu
hazır mamayla besleyecek? Sokaklar çok acımasız. Süte devam tabii. Aynı bir
bebek gibi. Anne sütü içemediği için bağışıklık sistemi gelişmemiş. O yüzden
sütten rahatsız olmaması için süte su katarak içiriyoruz.Bizim tembel ve şımarık
oğlumuz Pençe biraz kapris yaptı ve sütü ancak iki gündür tabaktan içmeye
başladı. Daha önce biberondan içiyor ve bir yandan da biberonu pençeleriyle
tutuyordu. Elimi emmeye ise ara ara devam ediyor ama eskisi gibi sık değil.
Annesini özlediğinde ya da anne şefkati aradığında sanırım buna ihtiyaç duyuyor.

Onunla çok iyi anlaşıyoruz. Yeni oyunlar öğretiyorum ve hemen öğreniyor.
''Elini ver” dediğimde patisini veriyor. “Atla” dediğimde atlıyor. İki
ayağının üzerinde kendi duruyor. Koşuyor. Koşmayı tabii ben öğretmedim. İsmini
öğrendi bu arada. Pençe dediğimizde yüzümüze acıklı acıklı ve anlıyormuş gibi
bakıyor. Süt içmek istediğinde ağzını yayarak kısa bir “ mi” diyor. Eh serde annelik
var ya bende. Leb demeden leblebiyi ağzına verdiğim için, kısa sözlü iletişime
geçmiş bulunuyoruz. Onun kısa “mi” demesi “ evet “ anlamına geliyor. Bir de “miyu”
diyor o da tuvaleti geldiğinin habercisi. Aferin oğluma. Sonunda ya o bana miyavcayı
öğretecek ya da ben ona Türkçe’yi. Çünkü geçen gün bana “hı” dedi. “Süt
mü istiyorsun” diye sorduğumda... Ya bana öyle geldi ya da gerçekten de ağzından
kaçtı.

Dişleri kaşındığı için sık sık elimi ağzına götürüyor. Sanırım Pençe” ye bir diş
kaşıyıcı alacağız.Ayaklarımıza dolanıyor ve dişlerini bilemek istiyor. Uykudan
uyanınca, tuvaletini yapınca, yemek yedikten sonra ve uyumaya geçmeden önce mutlaka
kişisel temizliğini yapıyor. Kokan insana rastladım ama kokan bir kediye rastlamadım
henüz.

Yemek yerken bazen hırıltılar çıkırıyor. Evdekilere o zaman ortalıkta
olmamalarını söylüyorum. Çünkü yiyeceği elinden alınacak sanıyor. Bir yandan
yerken, diğer yandan da ilerleyen günler için sanki stok yapacakmış gibi
patileriyle geri kalan yiyecekleri tutuyor. Allah lık bizim bu Pençe.
Evde her gün canlı belgesel yayın var. Pençe sayesinde komedi dünyasını da canlı
canlı izliyoruz. Şaklaban Pençe... Şimdiden bir çok lakabı oldu.
- Obur Pençe,
- Şımarık Pençe,
- Aceleci Pençe,
- Uykucu Pençe,
- Oyuncu Pençe
İlerleyen günlerde bakalım daha ne gibi lakaplar eklenecek kendisine.

Ağabeyim Birol’ un muhabbet kuşları ve akvaryum balıkları var. Geçen gün bize
geldiğinde bana: “Bayramda Pençe’yi bize getirmezsin sanırım.” dedi. Eeee
haklı korkusunda... Kendi hayvanlarının can güvenliği için böyle dedi biliyorum.
Ben de ona şaka yapıyorum ama yaptığım şaka beni bile ürkütüyor. Diyorum ki:“
Sevgili ağabeyim pençe’nin proteine ihtiyacı var. Bunu da senin evdeki canlı
yemlerden sağlamak istiyorum.” Dedim ya şakası bile kötü. Hiç bir canlının
bir başka canlı için yok edilmesine razı gelemem ki ben.
Yine bir gün ağabeyim bize gelirken bir kedi görüyor ve bana aktarışını sizlerle
paylaşmak istiyorum:“Baktım apartmanın girişinde bir sarı kedi. Sanırım sizin
evi arıyordu Bircan. Ona tarif ettim ama gelmedi mi henüz. Hımmm demek ki diğer
sokaktaki arkadaşlarına da haber verip öyle gelecek. Evdeki kontenjanda açık varmış
da.“ Allah”ım ağabeyimi çok seviyorum. Şakacı çocuk.

Bizim ev kamp gibi. Evet kamp olduğu kesin ama Pençe”nin elinde esir olduğumuz
bir kamp. O ne derse o oluyor. Düzen onun için tekrar kuruldu. Ya da onun rahat
etmesi için değiştirildi desem daha doğru olur. Salona tam anlamıyla yerleşti.
Kendi sepeti yetmiyor artık onun cüssesine. Hem o sepeti bir dişliyor ve taşıyor
bir o yana bir bu yana. Bu yer değiştirmelerden sadece sepeti nasibini almış
değil. Aslan olan bir oyuncak vardı evde. Tüm tüylerini kestik. Boğazına
kaçmasın diye. Bir güzel yıkadık sonra da ve Pençe”ye verdik. Geldiğinden beri
onunla oynuyor. İlk zamanlar onu annesi zannetti sanırım, gövdesinin altında
annesinin memesini arar gibi bir şeyler aradı durdu fakat bulamadı. Üstelik
oyuncakta sıcaklık da yoktu. Sanırım bu yüzden, kalp atışlarımı duyarak uyumak
ona huzur veriyordu. Daima benim kollarımda ya da kucağımdaydı. Şimdi biraz
büyüdü ya beyefendi, kendiliğinden gidip yatağına yatıyor. Çamaşır leğeninin
içini onun konforu için bir güzel döşedik. Şimdi canı nerde yatmak isterse gidip
yatıyor. Hem de öyle normal kediler gibi de değil. Biz insanlar gibi uzun
uzadıya, boylu boyunca...

Bazen öyle mest olmuş haline denk geliyoruz ki, ellerini havaya kaldırmış, sırt
üstü yatmış ve yumuk yumuk uyuyor.

Ahhh Pençe iyi ki doğdun. İyi Cemre”ye rast geldin. İyi ki sana kavuştuk.
Dilediğince bizde kalabilirsin. Özgürsün gitmekte ya da kalmakta. Ama ne olur
erkenden gitme. Aldatılmaya razıyım ama terk edilmeye asla. ( Aman Allah”ım bana
bir haller oldu. İnsan ilişkilerinde gidene kal demeyen benim düştüğüm duruma
bakın hele.) )


Bircan Oğankul

01.04.2008

ATATÜRK'ÜN SEVDİĞİ ŞARKILAR

Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -1 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-1/42357/


Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -2 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-2/42363/

Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -3 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-3/42369/

Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -4 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-4/42372/

Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -5 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-5/42379/

Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -6 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-6/42385/

Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -7 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-7/42390/

Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -8 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-8/42395/

Mynet Eksenim - Video - joy_ride - Atatürk'ün Sevdiği Şarkılar -9 http://video.eksenim.mynet.com/joy_ride/Ataturk-un-Sevdigi-Sarkilar-9/42398/

10 Ağustos 2009 Pazartesi





HAYATA MERHABA'DA YENİLEN İLK KAZIK




Ne acıdır hayata ilk merhaba dediğinizde yediğiniz kazığın acısı ! Sizin dünyaya gelişinize neden olan ilk erkeği hiç tanımaz kimileri ! Hele hayatınızdaki ilk kadından yediğiniz tekmenin tadını yiyen bilir ! İki gündür evimizde minik bir misafirimiz var. Ona yardım veyataklık ediyoruz. Biz ev halkı olarak belki de topluca suç işliyoruz. Ama düşene bir tekme de biz vuramayız. Henüz üç haftalık bir bebek bu. Korunmasız... Savunmasız...Hayatı bilmiyor şimdilik. Herkesi dost sanıyor kimi zaman... Kimi zaman da herkes şüpheli onun gözünde...




Annesi diğer beş çocuğuna bakarken bizimkini istememiş.DIŞLAMIŞ... Belki ona göre bizimki çirkin ördek yavrusu... Amaniye bazı anneler bunu yapıyor? Çocuklarını dışlıyor, onlarısokağa atıyorlar... Sokağın acımasız yüzünün çok zalim olduğununasıl unutuyorlar?




Bizim minik bebeğimiz çok sevimli, çok şirin. Annesine inat, her geçen gün daha da sevimli oluyor. Oyuncu bebek, bizi kendine bağladı.Yalnız çok obur. Sütünü biberonla içerkenki halini bir görmelisiniz. Aceleci ! Telaşlı ! Bir o kadar da çok ama çok sevimli. Minik oğlumuzun adı: '' Pençe''. Minik pençelere sahip. Gri-mavi gözleri var. Sırtı siyah kırçıllarla kaplı tüyleri var. Göğsübeyaz. Çenesi beyaz. Uzun beyaz bıyıkları var. O var, bu var. Ama hayata karşı güveni var mı? Hayır. Bir gün gelecek yetişkin bir büyük kedi olacak. Evden dışarda yeni arkadaşlar arama ihtiyacında olacak. Yeni kız arkadaşları olacak elbette.




Hayata başlarken tanıdığı ilk kadından yediği darbeyi ömrü boyunca unutabilecek mi? Bundan sonraki yaşamında hangi kadına güvenecek ve bağlı kalacak?




Bu yüzden mi kedilerde bağlılık yok. Annelerinden göremedikleri sevgiyi başka hiç bir dişi kediden de göremeyecekleri için mi hiçbir dişi kediye bağlanmadan yaşamlarına devam ederler.




Ben, minik pençem tarafımdan aldatılmaya şimdiden hazırım. Ne onun sahibiyim, ne de annesi. Sadece ona dost olmak istiyorum.Bana güvenebilir. Bunu ona kanıtlayacağım. Şimdiye dek dost dediklerime hiç yanlış yapmadım. Onları terketmedim. Ufak tefek yanlış anlamalar aramızda tabii ki olmuştur. Ama dostluğumuzun bozulmasına asla izin vermedim. Vermedik. (Zaten gidenler ya da tarafımdan gönderilenler de gerçek dost değildirler.)


Hey Pençe dostum, bana güvenebilirsin. Doğru yerdesin oğlum. Allah yüzüne güldü:)))




Sen bu dünyadan göçene dek, yanındayım. Seni asla terketmeyeceğim. Bir gün gelip, sen beni terk etsen bile ben seni sevmeye devam edeceğim.




HAYAT YOLUN, HEP AÇIK OLSUN. YÜZÜN BUNDAN SONRA HEP GÜLSÜN.




Seni seven dostun




Bircan OĞANKUL